Ellerini gözlerinin üstüne kapayarak arkaüstü yattı. Güneş yaprakların arkasından bile gözleri kamaştırıyordu. Yusufkafasında uğultular hissetti. Şimdi kelime kelime hatırlayamadığı bir cümle, içeri girmek için başının etrafında dolaşıyordu. Muazzez ne demişti? "Belki bir gün canım isteyecek! midemişti... Bu kadar kati mi söylemişti? Yoksa: "Belki canımisterse!" mi demişti. Bu daha çok bir tehdide benziyordu vesarih bir manası yoktu. "Böyle söyledi ise bir şey değil!" diye düşünüyor, fakat Muazzez'in böyle söylemediğini de gayet iyi biliyordu. Kafasına sokmak istemediği laflar etrafındamukayeseler yürüttüğünü fark edince içerledi. Bir an için bütün beyninin durmasını istedi. Bunu o kadar şiddetle ve candan istedi ki, gözleri yaşardı. Kendi kendisi ile hızlı konuşmamak ve bağırmamak için bir eliyle ağzını kapatıyordu. Bir aralıkhiçbir şey düşünmez gibi oldu ve içinin hafiflediğini hissetti. Fakat biraz sonra kendini, ağzının içinde "Ne olacak? Ne olacak?" diye mütemadiyen mırıldanırken yakaladı."