Beni sevmeyeceksiniz ve benden kaçacaksınız! Kırılganlığınız ortaya çıkacak, belli belirsiz dertler zuhur ederken sizler gölgelerden korkacaksınız. Kelimelere dökülmüş sesler -ki o sesler nefesimle sarmaş dolaş olmuş cilvelerini arkalarınıza salarken- tiksinti hissi sizi içinde bulunduğunuz dünya ile ayrıştırma telaşıyla, iç güdünüzü ve dışarıya salmaktan korktuğunuz fantezilerinizi kırılganlık testinden geçirecek ve tahrip olmuşluğunuz imtihan edilecek. Benim ifadelendirmelerim karşısında iç çekeceksiniz. Acıyacaksınız uzaktan! Hem de alabildiğince uzağa kaçarak beni kınayacaksınız.
İrkileceksiniz; fakat bu, havanın bir anda serinlemiş kurgusundan da kaynaklanmayacak. Canavarlar tarafından tecrit edilmiş canlılık sizi kuvvetsiz bırakacak. Yanımda duran, ruhunuza kanatlar takacakken, boşluğa biriktirdiğiniz bedenleriniz yenilgilerinizi boynunuza asacak. Etkileyici doyumsuzluk ve derin tecrübeler en uçtaki dokunuşlarla ürperirken, daha etkileyici şeyler biliyor muydu bana bakan gözleriniz? Yoksa içinizde sallanan kelepçeli inançlarınız, arkasına/önüne varamayacak engellerle çevrili yüksekçe bir sefalet duvarı mı örmüş?
Edepli bir konuşmam yok, alçakgönüllü ve huşu içerisine yayılmış bir dile de sahip değilim. Arkamda gezinen melekler yakışıksız bir inanç ve kesinliği size getiremeyecek de. Ölüm döşeğine serilmiş beyaz çarşafları üzerime örteceğim, hepsi bu. Çarşaflar içinde ne kadar dans edebilirsem o kadar serileceğim uzunca, ne kadar hareket edersem o kadar dolanacak bedenime beyazlık. Beni izlemeye dayanamayacak ölümsüzler yakınıma dikilmiş tütsülere bulanmasın zaten