Yazar der ki:
"Mezuniyetlerimi diplomalara sığdırabilirim fakat bu benim karakterim, fikrim, bakış açım hakkında nasıl olduğumu size bildirmez. Bana göre yazarın eğitim seviyesi yazdığı kitabın içeriğindedir."
En güzel ve sevdiğim sıfatım ise önce 'anne' ve 'insan' diyen yazar, biri kız diğeri erkek iki çocuk ve de 3. çocuğum dediği Malik isminde jako papağan annesidir.
Bizler, beden ülkesinin düşünce ikliminde sonsuz alemden gelen rüzgarı soluma provalarını iç alemimizde gerçekleştirmek ve dünya hayatımızın finalinde soluduğumuz sonsuzluğun startı için hazırlık halindeyiz.
Hepimiz, tüm benliğimizle içinde koşuşturduğumuz zamanın ta kendisine, kendimizi bırakmışlığın sarhoşluğu içinde nefesiyle hayat bulduğumuz evrensel bir iklimin büyüttüğü çocuklarız. Büyüdük ve bu nefesin kaynağına doğru seyir halindeyiz.
Hiçbir şey bitmek için var olmamıştır. Evrensel dokuda bir ilmek gibidir bitmiş gördüğümüz her şey!
Sosyolojik yorgunluğun psikolojimize yüklediği ağırlık zihnimizi de zamanla yorar. Zihnimiz, bize ikram edilmiş ikinci evrendir adeta.
Tamamını göremediğimiz evren, öz kendimiz olan bizim, sonsuz enerjinin içinden geçişimize eşlik ederek, sonsuz iklimden nasiplenmemize menfezler açar.
Sonsuzluğun geçmişi, bugünü ve yarını olmaz! Orada 'an' vardır. İçine dünyayı da alan 'an', dünyada varlıklar aleminde rakamlaşır. Yirmi dört saatlik zaman kavramı, ömür süresinin kaydı için işe yarasa da insanın birincil varlığına hitap etmez. O sadece insanın beden varlığına bir şahittir.
Bu eseri okurken içinizden geçen evrene doğru gerçekleştireceğiniz seyahatinizde çayınızı kahvenizi hazır tutmayı unutmayın. Okurken düşünecek, düşünürken de dinleneceksiniz.