En çok özlenene yazılır mektuplar. Şefkat için anneye, hasreti dindirmek için sılaya, sevdaların en karasına; çok çok masumiyet onayına, af dilemeye, barışmaya...
Ama hiç bir kadın, hiç bir şey laLi Berte kadar özlenemez çünkü özlemek laLi Berte'dir.
Özlenir ama kolay kolay bulunmaz. Bulmak için aramak gerekir. Mecit Ünal en ağır koşullar da bile bu arayıştan asla vazgeçmeyenlerden. Karanlıkta kalsa, işitmez olsa, kan damlasa yine de laLi Berte'yi yazar. Kalemi olmasa da aklına, tutsaklığın duvarlarına, tecridin kimsesizliğine. Yazmak laLi Berte'dir.
Mektup bazen de bir haber, bir müjde için yazılır. laLi Berte'ye Mektuplar da öyle. Geçen giden zamanın tanığı mektuplar. Türlü türlü olayların, görmezden gelinen haberlerin, gizlenen gündelik hayattan anların, maden işçilerinin, açlık grevlerinin, yıkılan Duvar'ın, tek başına edilemeyen intiharların, ölümlerin, sevdaların, şiirlerin tanığı... Bellek laLi Berte'dir.
Hiç kimse bu kadar sevilemez, unutulmaz aşk laLi Berte'dir...