Latin Amerika'nın 60'larda ve 70'lerdeki politik atmosferini, bu dönemde tüm dünyada etkili olan 3. Dünyacılık düşüncesini, verilen devrim mücadelesini ve bu mücadelenin bir parçası olarak Yeni Latin Amerika Sineması'nı anlamak için temel bir referans niteliğinde olan bu eser, güncelliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi Yeni Latin Amerika Sinemasını ele alan tüm akademik çalışmalarda kullanılan temel bir kaynak olma niteliğini de devam ettiriyor.
Doğrudan politik mücadelelerin bir ürünü olan bu sinema hareketinin özneleri, verdikleri röportajlarda Marksist-devrimci bir sinemanın olanaklarını ve nasıl hayata geçirilmesi gerektiğini tartışıyor, bu arada Sovyet Devrimci Sineması ile birlikte dünya sinema tarihinde iz bırakan tek devrimci sinema hareketinin politik kaygılarını ve yönelimini dönemin politik koşullarıyla bağlantılı bir şekilde anlamamıza da olanak sağlıyor.
Halkçı bir sinema arayışı ile bütünlüklü bir toplumsal bilinç arayışının serüveni olarak da okunabilen bu kitapta sinemanın dünyayı değilse bile insanların dünyayı anlama biçimini nasıl radikal bir dönüşüme uğrattığına tanık oluyorsunuz. Latin Amerika sinemasının bu eserde anlatılan hikayesi Latin Amerika'nın sorunları üzerine genel ve açık bir politik söylem sunarak gerçekliği ve insanın bu gerçeklikle çok boyutlu ilişkisini gözler önüne seriyor.