Dil, dünyayla kurduğumuz bağları şekillendiren belki de en önemli insan yetisidir. Her dil, bir bakıma başka bir dünya, her sözcük, yerine göre bir eşya, bir duygu, bir düşünce, bir umut, bir çığlık, her deyimse dünyayı algılamanın başka bir biçimi olarak karşımıza çıkar. İşte bu nedenle bir dilin kaybı sadece o dili konuşanlar için değil, tüm dünya için bir kayıptır.
Alanında bir ilk olan ve birinci baskısı kısa sürede tükenen Lazca Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü'nün genişletilmiş ikinci baskısı, zahmetli bir alan araştırması neticesinde yeni ulaşılan atasözlerinin ve deyimlerin yanı sıra hastalıklara, akrabalık ilişkileri ile ilgili adlandırmalara, Lazcada sık kullanılan zaman ve ölçü birimlerine de yer veriyor. Yine bir ilk olarak hem Türkçe hem de Lazca dizine sahip olan bu kitap, kaybolmaya yüz tutmuş, bugün günlük hayatımızda izlerine tek tük rastladığımız ama çoğu zaman farkına bile varamadığımız başka bir dünyayı gözler önüne seriyor.
Kamil Aksoylu, Lazcanın, yazılabilen ve her türlü çalışmanın yapılabileceği bir dil olduğunu ortaya koyuyor.