Her devrim tarihi saptıran genel çalkantı olarak yükselirken, karşı-devrim tarihin eski gidişatını yeniden onarmak, sınıfları yeniden yerli yerine oturtmak üzere çıkagelir. Dolayısıyla bir devrimin açtığı olanaklar alanı asla tam olarak gerçekleşmez, birçok potansiyel engellenir, bastırılır veya görünmez kalır, açığa çıkan birçok akış henüz yolun başında veya bir süre yol aldıktan sonra kesintiye uğrar. Örneğin Robespierre'in mülkiyet hakkında söyledikleri anayasada yerini bulamamıştır, Saint-Just'un servet ve zenginlik için ifade ettiği şeyler karşı-devrimci süreçler tarafından şiddetle bastırılmıştır vb.. Bu yüzden devrimci bir olay asla bütünüyle gerçekleşmez, hep tarihe sığmayan bir parça edimselleşmemiş olarak kalakalır, olayın tarihe indirgenemez bir boyutu hep saklı kalır. Yine de paradoksal olarak bu parça, olayın tarih tarafından tüketilememiş, hala uyandırılabilecek bir potansiyeli olarak bekleyedurur; çünkü ampirik tarihte kronolojik bir nokta durumuna asla gelememiş olduğu için, tarihe yazılmış, geride kalmış ve böylelikle aşılmış değildir. Geçmişin gizil ve aşılamaz bir potansiyeli olarak devrimcileri uyarmaya devam eder.