Bütün yorgun ayaklar için, yollar düzdür.' der bir düşünür. Aşk içinse, yollar da yoktur, ayaklar da. Sadece o adressiz meçhul rüzgârın konuğusunuzdur. Düş kurup düşlersiniz. Düştüğünüzde yağmur yağıyorsa hala şanslısınızdır. Ama rüzgâr esmiyordur artık. Ağlamalarınıza cevap veren yağmur, 'Bak hala yüreğin çarpıyor.' der. Dağılmış olan parçalarınızı duyarsınız o zifir yoksul karanlıkta. Aklınızın ve vücudunuzun dağılışını... Düştüğünüzü izlersiniz. Işık hızından öte bir hızla... Yere çarpma ve parçalanma anında duyduğunuz her ses hayatınızdır...Anadolu Türkmen geleneğinde, saçlarını ve kaşlarını kazıtıp, bir hırka, bir torba, yani "baş açık, yalın ayak" diyar diyar dolaşarak halkını aydınlatmayı ereği yapmış bir geleneğin insanıdır derviş. İnsanın mürşidi bilim, ışığı aşk olunca da; bu zamanda adı derviş oluyor.Bu kitapta okuyacaklarınız; ışığını arayan bir ozanın kendi kendine anlattığı söylenceler ve kaderini arayan bir aşığın yol hikâyeleridir.