ah fecrim,
seni masallardan kaçıran şu
içimdeki sır
muhtevası aşiyan ve az toprak
sus, bir derinlikten içini dinliyorum
ellerimde cesaret
çok olmadı yıpranık rüyalardan
kalktım
güllerin bedenine nasırlar
hoyratça sevmek sürülmüş
çentiklenmiş umudum sanki bir
rüzgarın üstüne
ayaklarım rahlelerden sürgün
edilip
esir günlerim başlamış
taziyelerden
buğulanmış şamara
ve bir kadın sevmekle dirilmiş
raddesine dağlar dökülmüş aşkın
gaipten seslenen bir sır oluvermiş
dudakların
az garip
ve rengini gökler bürümüş