Herşey yazarın evini düzenlerken bulduğu 1980'li yıllara ait bir tomar kağıtla başlar. Karalamalar, şiirler, desen eskizleri, notlar, çizimler... Kimi yıpranmış, buruşmuş, sararmış kayıtları okudukça yazar anıların bahçesinde dolaşmaya başlar. Okunan hatıralar, onca zamandır yağmuru bekleyen ağaçlar gibi yeniden yeşermeye başlar. Her satırı gerçek olan bu sıradışı otobiyografik romanı okudukça kendinizi duygusal bir lunaparkta geziyor gibi hissedeceksiniz. Bu roman sizi kimi zaman korku tünellerinde ürkütücü hikayelerle karşılaştıracak, kimi zaman gerçekliği değiştiren aynalar gibi hakikati sorgulatacak, bazen yazarla birlikte aşkın atlı karıncasina binecek, bazen de çok yükselen bir dönme dolapta en yukarıda mahsur kalmış biri gibi çaresizliğin bir erkeği nasıl uçuruma sürüklediğine tanık olacaksınız. Zaman yolculukları, başka boyuttan varlıklarla ilişkiler, hayaletler, cinler ve efsanevi yaratıklarla yazarın kurduğu ilişkiler sizi hayrete düşürürken her sayfayı heyecanla okuyacaksınız. Gerçeğe dair tüm bildiklerinizi yeniden sorgulatacak olan bu roman, belki de hayata başka bir açıdan bakmanıza neden olacak...