Gasterea güzel sanatların onuncu perisidir:
Damak zevklerini yönetir.
Gastronomi, lezzeti zevk açısından olduğu gibi, acı açısından daele alır; lezzetin yol açabileceği dereceli heyecanları keşfet-miştir, bunun etkilerini düzenlemiş ve kendisine saygısı olan bir insanınasla aşmaması gereken sınırları belirlemiştir.
Mutfak sanatı, sanatların en eskisidir, çünkü Âdem aç doğ-muştur ve yeni doğan bebek bu dünyaya ulaşır ulaşmaz, ancak sütannesinin koynunda dinen çığlıklar atar.
Sofra zevki her yaşta, her koşulda, her ülkede ve her gün vardır.Bu, diğer zevklerle birlikte yaşanır ve diğerlerini kaybettiğimizdebizi avutan son zevk olarak kalır.
Yeni bir yemeğin keşfi, insan ırkının mutluluğuna, bir yıldızın keşfinden daha çok katkıda bulunur.
Brillant-Savarin elinizde tuttuğunuz kitabı yazarken asla göz ardı etmediği bir çift amaç güttüğünü belirtiyor: Birincisi, bilimler arasında tartışılmaz olarak hak ettiği sıraya yerleşebilmesi için, gastronominin teorik temellerini koymak, ikincisi, yemekseverlik denince ne anlamak gerektiğini doğru biçimde tanımlamak ve bu sosyal niteliği, böylesine yersizce karıştırıldığı pisboğazlıktan ve aşırılıktan ebediyen ayırmak.
Yemek ve lezzet konularına fizik ve kimya açılarından yaklaşan ve damak tadına bilimsellik katan Lezzetin Fizyolojisi, moleküler gastronominin temel taşlarından sayılır. Brillat-Savarin için gastronomi yemekle ilgili her şeydir. Gastrono-mik bilgiler her insan için gereklidir, çünkü bunlar, insanlara bahşedilmiş olan zevk miktarının artmasını sağlar. O halde gelin, bu zevki birlikte tadalım.