Özgürlük kadar yabanıl ve tekinsiz bir imgesellikle örülü pek az kavram ya da değer vardır. Birbiriyle köklü bir çelişki halinde olabilecek bir yığın değer ya da erek bu imgeselliğin etrafında ebedi bir tutarlılık görüntüsü altında birleşiverir. Özgürlüğü bu amorf ve ihatası güç imgesellikten kurtarmanın yegâne yolu, kendisini biteviye biçimlendiren ve içeriklendiren tarihsel muhtevayla birlikte düşünmektir. Özgürlüğün "efsunkârlığını" büyü bozumuna uğratabilmek için özgürlük imgesini bulandıran tüm aşkın gönderimleri teklifsizce budamak gerekir. Yanlış anlaşılmasın, özgürlüğün edebi ve estetik tasarımlarıyla herhangi bir sorunumuz yok, ama toplumsal ve siyasal yaşamımıza can veren kurucu bir ilke olarak modern özgürlük fikriyle hesaplaşmak ise gayemiz; özgürlüğü, edebi gönderimlerin sonsuzluğa uzanan "özgür alegorisiyle" değil, tarihsel içeriğin ve eylemselliğin "özgürleştirici idiografisiyle" birlikte düşünmemiz gerekir.