Kurmacalar Atlas'ının ortaya çıkışının ardından gündelik hayatımızda, sokakta, televizyonda kadınlık halleri, erkeklik halleri üzerine süregiden oldukça eril ve öfkeli dil ve söyleme
ve televizyonlarda akıp giden "sürtük", "çürük" gibi kavramların olağanlaşmasına dair yazarca ve kurgu evreninde seslenişlerimizin olması niyetiyle "Genel Ahlak" algısına inat
öyküler yazmaya başladık son günlerde de. Elbette sadece öyküler değil edebiyatta "kadınlık" algısının toplumsal normlardan ve genel ahlak bağlamından hiç de ayrıksı veya ezber bozan olamadığı gerçeğiyle değerlendirmelerimiz, inceleme ve eleştirel metinlerimiz de genel ağ ortamında
okurlara ulaşabildi.
Sokakta, hayatta, gündelik dilde yeterince ayrımcı bir dilin ve "eril" söylemin geçer akçe olduğu göz önünde tutulursa Park'taki insanlara yaftalanan sözcüklerin aslında deşilmesi, hesaplaşılması ve yüzleşilmesi gereken ahlak durumlarımıza ayna olduğu da söylenebilir. Kimi zaman LGBTİ'lere kimi
zaman, özgür olmanın derdindeki "kadın" ve "kadınlık"a yüklenen zincirlerin somut hali üstencil ve ötekileştirici bir dil olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda da yüzleşilmesi gereken ahvalimizin "öyküsel" halleriyle tanışacaksınız kolektif metinlerimizle.
Kadınlık erkekliğin normatif, dayatmacı kalıplarla şekillenmediği, ahlakın "eril" söylemin tahakkümünde belirlenmediği günlerin düşüyle yazmaya devam ediyoruz bu açıdan da...