Beethoven çileli sanatkarlardan biriydi. Çok küçük yaşta babasının baskısı altında müziğe başlamış, zorla çalıştırılmak yüzünden müzikten nefret eder hale gelmiş, gene de iradesiyle bunu yenerek küçük yaşlarında büyük aşamalara ulaşmıştı. Ondan sonra sanatını öylesine sevdi ki aşklarının acısını, hayatının maddi sıkıntılarını, hepsinden daha zorlusu, sağırlık felakatini hep bu sanat tutkusuyla yenmeyi başardı. Eserlerinde acılarını değil, bunları yenmek için kullandığı güçlülüğü dile getirdi. Onun sanatını yükselten, kendisini de insan olarak yücelten hep bu güçlülük olmuştur.
Sıradan bir kimseyi yıldırabilecek olan bu sıkıntılı, felaketli, zor dayanılır hayat onun için büyük eserlerin fışkırdığı gür bir kaynak oldu. Devrinin müzisyenleri arasından bir yıldıız gibi yükselen bu büyük sanatkar, sağırlığına rağmen, kendisinde önce kimsenin duymadığı sesleri keşfetmiş, bunlarla yalnız kendisine değil, müzik sanatına şeref kazandıran ölümsüz eserler yaratmıştır.
Bu küçük kitap büyük sanatkarların ciltlere sığmayacak hareketli, acılı, coşkulu hayatını size en özlü, en yoğun biçimde anlatıyor. Onu bir roman gibi zevkle, merakla okuyacaksınız. Bu bir dehanın macerası, bir dahinin hayat hikayesidir. Bu arada, Beethoven'in sağırlığından dolayı çektiği acıları ancak en yakın bir iki arkadaşına anlatan mektupları insan yüreğinin derinliklerinden kopup gelen duyguların en lirik örnekleri arasında sayılabilecek değerdedir.