Lüferi diğer balıklar arasında seçkin bir yere getiren sebepler çoktur. Bir defa sonbaharda lüfer en leziz haldedir ve bu esnada Karadeniz'i boşaltıp Boğaziçi'ne iner. Boğaz'ın derin sularından akıp doğrudan doğruya Marmara'ya geçmez. Bu hengâmede bir lodos çıkar ve lodos her şeyin darma duman olması demektir. Bu vesileyle balıklar Boğaziçi'nin koylarına dağılırlar. Burada bir iki ay kadar bir süre kalırlar. Balıkçıların ve lezzet tutkunlarının müşterek kanaatine göre dünyada en leziz lüferler Boğaziçi'nde yakalananlardır. Kızkulesi-Haliç çizgisinin Marmara kısmında yakalanan lüferlerle diğerleri arasında tat farkı mevcuttur. Boğaziçi'ni ayrıcalıklı yapan lüferin yaz aylarını Karadeniz'in az tuzlu sularında geçirmesi ve yağlanmasıdır.
Bugünden geriye dönüp baktığımızda eski İstanbul'da oldukça şaşıracağımız bir lüfer tutkusu vardır. Bugün de bazı İstanbullular aynı tutkuyu paylaşırken, diğerleri bu tutkuyu unuttu. Bu eser günümüzde İstanbul'a dışarıdan gelip yerleştikten sonra bu muazzam şehrin kendisine ait tatlarını merak edenleri, o eski şehrayinle buluşturmayı arzu ediyor.
Ahmed Midhat Efendi, Ahmed Rasim, Eşref Şefik, Aziz Nesin, Ahmet Hamdi Tanpınar ve daha pek çok yazarın lüfer üzerine yazıları... Bakalım, o meşhur edebiyatçılar bu konuda neler yazmış?