Türkiye sol hareketinin tarihindeki yoğunluk ile bu tarih üzerine yapılmış araştırmalar değerlendirildiğinde bir paralellik olmadığını görürüz. Solun siyasi tarihinin yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olmasına rağmen bu konuda yayınlanmış eserler çok sınırlıdır.
Bunun çok çeşitli nedenleri vardır. En önemli neden, yasaklı bir tarih olmasıdır. Solun siyasi geçmişini merak edenler konuyu ilk önce anti-komünist yayınlardan öğrenmeye çalıştılar. Ancak 1961'den sonra bu konuda daha ciddi araştırmalar yayınlanmaya başlanmıştır. Artık konu giderek kendi içinde gençlik, sendikalar,
enternasyonal ilişkiler gibi belli alanlarda ayrıntılı çalışmaları gerektiren bir boyuta gelmiştir.
Fakat, "tarihi yazmak, tarihi yapmaktan daha zordur" derler. Belli zorlukları aşarak bir okuyucunun eline ulaşan böyle bir kitabın nasıl hazırlandığının-yazıldığının okuyucu tarafından bilinmesinde yarar var. Okuyucu bu ön bilgilerle, okuduğu kitabı daha iyi anlayabilir, daha iyi değerlendirebilir, edineceği bilgi ve hazzı daha da artırabilir. Ayrıca yazar-okuyucu arasında oluşacak güven ilişkisini daha da pekiştirebilir.
Mahir Çayan hakkındaki bu biyografik kitap da solun genel tarihine ilişkin araştırmalardan pek farklı değildir. Bu kitap ana hatlarıyla şöyle hazırlandı: İlk elde araştırmacıların karşılaştığı sorun ekonomik olmuştur. İkinci sorun, elde edilecek bilgilerin derlenip toparlanmasıdır. Kitabı hazırlarken konuyu birinci dereceden bilen kişilerle görüşme yapmak, belge ve dokümanları incelemek için yurtiçi-yurtdışı değişik yerlere gidilmesi gerekiyordu. Bu sorun kitabın bitme aşamasına kadar sürmüştür.
Mahir'in biyografisini hazırlamak elbette ki kolay olmadı. 91'de belge toplamaya başladığımda sonuçta binlerce sayfalık doküman-belge-araştırma okumam erekeceğini ve yüzden fazla kaseti dolduracak röportajlar yapacağımı düşünmemiştim. İlk anda direkt bilgilere ulaşmakta zorluk çektim. Bunun en önemli nedeni, olayı bilen birinci elden tanıkların büyük çoğunluğunun sağ olmamasıdır. İkinci neden, devletin elinde bulunan belgelere (mahkeme tutanakları, ifadeler vb.) ulaşma güçlüğüdür. Ayrıca sanık avukatlarında olması gereken belgelerin önemli bir kısmı gözaltı-tutuklama-arama nedeniyle yok olup gitmiştir.