Tarihin her kesitinde kendi neslinin ve döneminin sesi soluğu olabilen nitelikli eserler ele alındığında zamanın ötesine geçer ve her dönemde okunup anlamlandırılabilecek bir yapıyla yeni okur ve muhataplar arar. İlk defa 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilmeye başlanan Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah adlı romanı da böyledir.
Hayal edilen ile gerçekte olan arasında sıkışıp kalan roman kahramanlarının etrafında örgülenen olaylar, her dönemin ve neslin kendinden pek çok bulacağı yeni anlam alanlarıyla zenginleşmektedir. Özellikle Ahmet Cemil'in "Hayal ve Hakikat" çatışmasıyla ortaya çıkan trajedi, yaşadığı dünya üzerinde kendi çatışma alanları üzerine düşünebilen okurların dünyasında yeni anlam alanlarına ulaşır. Esaslı bir edebî eserde olması gereken önemli özelliklerden biri olarak değerlendirebileceğimiz bu yapı, Mai ve Siyah'ın da ölümsüz olmasına imkân vermektedir.Aynı metin içerisinde "orijinal" ve "günümüz Türkçesiyle" bir araya getirdiğimiz bu çalışmada esas amacımız, Türk Edebiyatının sahip olduğu dile dair tüm zenginlikleri nitelikli bir edebi eserle günümüz nesline gösterebilmektir. Okurlarımızda sanat eserinin temelinde var olan estetik değere ilişkin bir tavır geliştirebiliyor ve onların sahip olduğu dilin sınırlarını genişletebiliyorsak ne mutlu bize….