"Mamak'ta işkenceye son!.. Mamak'ta işkenceye son!..."
O ana kadar hiçbir gürültü, hiçbir ses Mamak'ı bu kadar sarsmamıştı. O öfkeli, o hınçla dolu insanlar öylesine bağırıyorlardı ki, yer gök inliyordu. Bu sesler, o veremli ciğerlerden, o soluk yüzlerden çıkıyordu ve 12 Eylül'den sonra ilk kez, kendileri için bağırıyorlardı. İnsan gibi yaşamak için direnerek ölmek, her gün öldürülmekten, aşağılanmaktan daha iyi idi. Askerler, susturmak için her taraftan bağırıyor, kapıları tekmeliyor, pencerelerin parmaklıklarına çıkıp tutukluların üzerlerine tükürüyor, ama hiçbir şey engel olamıyordu. Her slogan on kez tekrarlanıyordu. İlki bittikten sonra bu kez, 15. Koğuştan bir tutuklu haykırdı. "Kahrolsun işkence, yaşasın ölüüüüm!"
Bütün Mamak aynı anda haykırdı: "Kahrolsun işkence, yaşasın ölüüüüüm!.. Kahrolsun işkence, yaşasın ölüüüüüm!.."