Bu eser, okurlarını tasavvufun derinliklerine ve Hallâc-ı Mansur'un olağanüstü ruhani yolculuğuna davet eden bir başyapıttır. Bu kitap, sadece bir biyografi veya tarihsel bir inceleme olmanın ötesinde, ilahi aşkın ve mutlak hakikatin peşinde koşan bir dervişin ruhsal macerasını gözler önüne seriyor. Hallâc-ı Mansur, yaşadığı dönemin ötesine uzanan etkisiyle, ilahi aşkın ne demek olduğunu bizlere en derin ve en samimi şekilde anlatan bir rehberdir.
Hallâc-ı Mansur'un yaşamı, ilahi aşkla yanmanın ve bu aşkı insanlığa aktarmanın ne demek olduğunu anlamamıza yardımcı olur. 857 yılında İran'ın Tur kasabasında doğan Mansur, tasavvufa olan ilgisini ve derin manevi arayışlarını ailesinin Zerdüşt inancına dayanan köklerinden almıştır. Çocukluğundan itibaren içinde yanan ilahi aşk kıvılcımı, onu sürekli olarak daha derin anlamlar ve hakikatler aramaya itmiştir.
Mansur'un manevi yolculuğu, Huzistan'da tasavvufla tanışmasıyla başlamış ve Tanrı ile birleşme arzusunu insanlara öğretmek amacıyla yaptığı konuşmalarla devam etmiştir. Bu konuşmalar, geniş bir takipçi kitlesinin oluşmasına yol açmış, ancak aynı zamanda birçok düşman da edinmesine sebep olmuştur. Horasan'a sürgüne gitmek zorunda kalan Mansur, burada öğretilerini daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı bulmuştur. İlahi aşkın yollarını anlatmaya devam ederken, karşılaştığı zorluklar onu daha da güçlendirmiştir.