Bilimin akılcı ve katı gerçekliğine karşı 19. yüzyılın sonlarından itibaren Bergson, sezgiyi öne sürdü ve bu konu üzerinde çalıştı. Akılla maddi varlıkların kavramlaştırılabileceğini, buna mukabil sezgiyle varlıkların özünün kavranabileceğini belirtti. Yaşadığı dönemin yükselen anlayışı olan Materyalizm ve Pozitivizme karşılık sezgiyi öne sürerek kavramlaştırmış ve Sezgicilik'in (Entüisyonizm) kurucusu olmuştur.
1901'le 1913 yılları arasında çeşitli konferans ve makalelerle insanın eylemlerine, zihinsel çabasına, düşlerine eğiliyor Bergson. Doğa ve varlık gibi yalnız bilimle açıklanamayacak olan şeylerin üzerine sezgiyle gidiyor ve düşle gerçeklik arasındaki bağ, somut nesnelerle soyut varlıklar arasındaki ilişki gibi konulara değiniyor. Bilimi reddetmeyen ancak maddi olmayan varlıkların açıklanmasında yeterli görmeyen Bergson, matematiksel açıklamaların ötesine sezgiyle geçip yeniden açıklamaya çalışıyor. Deneyim, rüya, ruh, bellek, bilinç, madde, hatıra gibi kavramlara ilişkin görüşler Manevi Enerji'de.