Şehir bir uygarlık projesidir; gerçek anlamda bir kültür ve iletişim merkezidir. Şehir denilince, estetik, yani sanatsal bakışla planlama yapmak demek; halkı bu sürecin içinde ve bilinç açısından çevresini koruyan, özen gösteren bir duyarlılığına ulaştırmak gerek. Şehir denilince bir tarih bilinci oluşturmak gerek; bu tarih üzerinden şehir ve 'medeniyet' ilişkisini kurmak demek. Şehirlerde böyle bir uyumu, estetiği nasıl uygulayacaksınız, denebilir? Biraz çaba, ciddiyet, ortak akıl ile bu başarılabilir. Batılı ülkeler bu önemin farkında olarak şehrin estetiğine önem vermişlerdir. Oradaki güzel örnekleri, kendi tarih unsurlarımızla kaynaştırmak gerek; bazen aykırı bir tarzda olsa da, yenilikçi düşünce-fikir eserlerinin sergilenmesine imkan tanımak gerek. Önemli felsefe adamlarının fikirlerini tartışmak gerek. Geçmişten bugüne, değişimin özünde yatan bilimsel ilerleme ve insan zekasına duyulan saygıyla ruh dünyamızı zenginleştirmek demek. Bu önemli, çünkü kültür ve iletişim, cahilce güldüler ve gergin, sinirli bir heyecanla beslenmez. Bu görgüyü davranışlarımıza yansıtmak gerek! Bunlar estetiğin alt-yapısını oluşturan örneklerdir. Peki üst yapıda ne var? Yeşillik var,su havuzları, duvar resimleri renkli bina cepheleri, düzgün çatı sistemleri, yürüyüş parkurları-bisiklet alanları, yol güvenliğini sürekli kontrol altında tutan trafik işaretleri, ulaşım ve sosyal donatı alanlarının iyi hesaplanması var.
Manisa'da bunu başarmak çok mu zor?