Mantık ilmi, "kurallarına uyulduğunda zihni, düşünme ameliyesinde hatadan koruyan alet-i kanuniye" olarak tarif edilmiştir. Tarifteki "kurallarına uyulduğunda" kaydına dikkat edilmelidir. Bu kayıttaki incelik; nahiv öğrenen herkesin dilde hatadan korunmuş olmadığı gibi mantık öğrenen kimsenin de düşünmede hatadan korunmuş olamayacağıdır. Aksine, zihnini ve dilini hatadan korumak için ihtiyaç duyulduğunda kurallara uymak ve onları daima göz önünde bulundurmak gerekir.
Tarifteki "alet" kaydına da dikkat etmek gerekir; onunla, mantığın bir gayeyi elde etmek için kullanılan alet ilimleri kısmından olduğu vurgulanmaktadır. Mantık, herhangi bir ilmin problemlerinin kendisini incelemez. Cebir ilminin, matematikçinin kendisi ile sayısal bilinmeyenlere ulaştığı denklemlerin çözüm yollarını araştırdığı gibi mantık, düşüncenin kendisiyle bilinmeyen gerçeklere ulaştığı genel doğru yollarının açıklanmasını üstlenir.
Daha açık bir ifade ile mantık, zihnin bütün ilimlerde doğru düşüncelere iletilmesi için gerekli olan doğru düşünmenin genel kurallarını öğretir. Mantık, hangi düzen ve şekilde olursa olsun- zihinde mevcut olan suretlerden, bilinmeyen şeylere intikali öğretir. Bu yüzden mantık, "ölçü" ve "ayar"dan türetilmiş olarak mīzān ve mi'yār olarak isimlendirilmiş ve "ilimlerin hizmetkarı" olarak kabul edilmiştir. Hatta mantık ilmini kendisine benzettiğimiz cebir ilmi dahi, problem ve meselelerinin çözümünde mantığa dayanır.