''Tarih hem süreçlerin hem özel anların ve kritik karşılaşmaların bir toplamı. Mutlu ve yaratıcı tesadüfleri olduğu kadar öngörülemezliklikleri, tedirginlikleri ve acıları da barındırır içinde. Orta ve büyük ölçekli sayısız aktörler, kurumlar ve yapılar da bu resmin parçasıdırlar. Tarihin büyük biraderleri, ağır âbileri yani..!
Ve tabii ki bunlardan onlarcası arasında sürekli değişen, her dâim yeniden harmanlanan, bozulup yeniden kurulan ilişkisellikler, örüntüler… Her insan tekinin hayatı üzerinde bazen hiç bitmeyecekmiş hissi veren boğucu etkileriyle… Teselli olacaksa, bu histen zaman gezgini tarihçinin de azâde olmadığını unutmayalım. Ama nefeslenme anları da var tarihin. Oraya buraya dağılmış, serpilmiş, saklanmış harikulâdelikler de aynı süreçlerin ayrılmaz parçaları…
Okuyacağınız uzun, upuzun bir hikâye. Bir şehrin, etkilediği ve etkilendiği bölgesinin, Mardin'in şaşırtıcı zenginlikteki karşılaşmalarının, asırlık örüntülerinin, yorulmak bilmez aktörlerinin otuz iki kısım tekmili birden hikâyesi… Bağlantılı çevresiyle, yan yolları, paralel veya alt hikâyeleriyle birlikte… Bugünün tarihçileri -yazarlar yani- kalkıp onlara kulak kabarttılar, kendilerince yeniden hikâye ettiler sizin için.
Sonuç, elinizdeki kitaptır!
Mardin. Aşiret, Cemaat, Devlet ne bir ders kitabı ne de bir mecburiyet..! Olayların akışı sizi de yorar, boğarsa zaman zaman, bilin ki bu yazarlarının kötücüllüğünden değil! Olaylar öyle geliştiği, râviler öyle rivâyet ettikleri içindir… Ya da yazarlar kendilerine anlatılanları böyle anladığı, anlatmayı tercih ettikleri için diyelim.Okumaktan yorulduğunuzda önerimiz: Hissetmeye çalışın!''