Marksizm ve kent konusunun geleceğe yönelik bir potansiyeli var. Kentler her zaman uygarlıkların yoğunlaşma noktaları olmuşlardır. Yoğunlukları bozulduğunda bunu açığa vurmaya da başlarlar. Kentlere, evrende noktalar, sınırlı formları olan yerler ve insanların eylemleri için mahaller olarak odaklanırsak, bu çıkış noktasını kullanarak tarihin anahtar yönlerini ve alternatif sosyal kuramların yeterliliklerini aydınlatabiliriz. Marksizm'in Batı kentlerinin gelişimini açıklamakta nasıl yardımcı olabileceğinin; kent ve kentsel mekânı analitik çerçevesinin içine nasıl dahil edeceğinin üzerine giderek Marksizm'in analitik kapasitesinin değerlendirilmesine de katkı sağlayabiliriz. Bu kitap Marx'ın başlıca analitik projelerinin kentsel mekân boyutunun dahiliyeti ile geliştirilebileceğini ve böylece, kent araştırmaları ve kentleri anlayışımızın bazı konu başlıklarının Marksizm'in devreye girişi ile aydınlatılabileceğini göstermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda, Marksizm ve kentin karşılaşması Marksist kuramın merkezinde yer alan bazı meselelerin de açığa çıkarılmasına yardımcı olacaktır.