Modern-gerçekçi tiyatronun başyapıtlarından biri olan Martı, Anton Çehov'un da en önemli dört oyunundan biridir.
Çehov bu oyununda, imzasını "Martı" diye atan Nina'dan, Konstantin Treplev'in vurduğu ölü martıya; gol üzerinde özgür uçan martılardan, ikide bir martı olduğunu söyleyen Nina'nın oyunculuk tutkusuna kadar her şeyi gizemli bir martı imgesinin etrafında örmüştür.
Eseri bu kadar özel kılan, 19. yüzyılın geleneksel olay örgüsünü tersyüz etmesi ve yeni biçimler keşfetmesi, gündelik ve durağan bir akış içinde İnsan ruhuna ayna tutmayı başarması di r. Martı, hüznü ve komediyi ahenk içinde yan yana getirmeyi başarır. Günümüzün "arada kalmış, bir türlü harekete geçemeyen" insanıyla aynı dili konuşması da Martı'yı klasikler arasında sarsılmaz bir yere taşıyor.
"Her şey daha güzel olacak deriz, iki yüz yıl sonra daha güzel olacak deriz, ama kimse bu güzel günlerin yarından başlaması için çaba harcamaz."
Martı, aşk ve dostluğun karmaşıklığının en yüce edebi incelemelerinden biri.