Hayallerimiz bazen farkında olmadan gerçeğe dönüştüğünde şaşırıp kalırız. Belki de bir insanı en fazla mutlu eden de hayallerin gerçek olmasıdır. Ancak hayallerimiz eğer mutsuz ve tatsız anlardan oluşuyorsa ve bu da gerçeğe dönüşüyorsa hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Önemli olan; gerçek ile hayalin sınırlarının bilincinde olmak ve bu tatlı ya da tatsız insanlık ediminin çok zorlayıcı olmamasına özen göstermektir.
Buna ilaveten; hayalden yoksun bir hayat da renksiz, siyah-beyaz bir filme benzemez mi?
Belki de yaşamı dört başı mağrur yaşayabilmek için sağlam bir hayal gücüne gereksinim duyarız.
Yaşamı renklendirmenin de bir yoludur bu, tabii ki gerçekliği bulandırmadan.