İçinde yaşadığımız gezegeni seyahat ederek keşfetmek, çocukluğumdanitibaren benimle büyüyen bir düştü. Çocukluğumun önemli bir kısmıevimizin önünden geçen tren vagonlarının ve raylarla yarışırcasına kıvrılakıvrıla akıp giden küçük bir ırmağın uğradığı diyarları merak etmeklegeçti. Ve tüm karlı dağların ardı, yıldızlar gibi göz kırpan uzak şehirlerin,köylerin ışıkları, radyonun sesi, televizyonun büyüsü yollara ve yolculuklaraolan özlemimi kışkırttı. Babaannemin en çok içinde kervanlar geçenyada ismini hiç duymadığım-muhtemelen çoğunu ninem uydurdu- şehirlerve ülkelerle ilgili masallarını büyük bir aşkla dinledim… Yapmadığımyolculukları özledim hep.
Ve bir gün çocukluğumun bu en samimi düşü televizyonda (TRT) bir seyahatprogramı yaparak gerçekleşti. Hem de karavanla… Hem de çok güzelbir ekiple… Yaklaşık 40 ülke, 200'den fazla şehir, kasaba ve köy. Yüzlerceinsan ve yüzlerce hikâye biriktirdim. Biriktirirken yanımda iyi birekiple birlikte iyi kitaplar da oldu hep. Yarenlik, yoldaşlık eden dostlarımave okuduğum kitapların yazarlarına çok şey borçluyum diye düşünürkenher seyahatimde kelimelerimi not defterlerime döktüğümü fark ettim. Vebu kelimeleri bir araya getirerek bir gezi kitabı hazırlamaya karar verdim.Benimle yol arkadaşlığı yapmak isteyenleri ilk olarak en çok etkilendiğimyerlerden biri olan Endülüs'e götürmek istedim. Bir zamanlar görkemli birmedeniyetin yaşadığı Endülüs'te kadim bir ruhun izini sürdük.