Hermann Hesse, masallarla ilgili olarak şöyle der: "Hayalgücü ve duyguları paylaşabilme yeteneği, sevginin türlerinden başka bir şey değildir."
Masallar 1920 yılında ilk kez yayımlandığında Oscar Loerke şöyle yazıyordu: "Ozan Hesse insanın en akılsızca, en bilgece isteklerini somut olarak sergiliyor."
Siddhartha ve Bozkırkurdu gibi yapıtlarıyla büyük üne erişen Hermann Hesse, insanları kendi yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran ve Doğu gizemciliğini yücelten eserleriyle geniş bir okur kitlesine ulaşmış, 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülmüştü. Yazar, büyükler için kaleme aldığı masalları içeren bu kitapta, "Hayal gücü ve duyguları paylaşabilme yeteneği, sevginin türlerinden başka bir şey değildir," diyerek, çoktan unuttuğumuz çocukluk cennetimizi anımsamamıza ve bize en yakın büyü olan düşlerimizi izlememize olanak sağlıyor. Bu şiirsel masallar, yetişkinlerin çoktan yitirdiği, çocuklara özgü duyguların yeniden peşine düşüyor. Doğu gizemciliğini Batı masallarındaki motiflerle harmanlayan Hesse, okuyucuyu, yerleşik uygarlık biçimlerinden kurtulmaya, insanoğlunun öz benliğini bulmaya yöneltiyor.