Mâverâünnehir, tasavvufun ortaya çıktığı ve geliştiği en eski coğrafyadır. Orta Asya'da tasavvuf tarihinin 12. yüzyıla kadar yani sufi tarikatların ortaya çıktığı döneme kadar olan zaman dilimi, tasavvufun gelişmesi açısından önemlidir ve bu zaman dilimi, tasavvufun sonraki dönemlerdeki gelişmesine temel esası hazırlamıştır. Sufi atalarımız, tasavvuf hakkında yazdıkları temel (fundamental) eserleriyle kendi dönemlerine kadar dağınık şekilde gelen bu ekolü, sistematik bir şekle dönüştürmüşlerdir.
9. yüzyılda Hakîm et-Tirmizî tarafından başlatılan tasavvufun sistemleştirme çabaları, 10. yüzyılın sonları ve 11. yüzyılın ilk dönemlerinde Kelâbâzî Buhârî ve Müstemlî Buhârî gibi tasavvuf önderlerinin faaliyetleriyle son şeklini almıştır. İşte bu durum, 12. yüzyıldan başlayarak İslam dünyasının çeşitli bölgeleri özellikle Mâverâünnehir'de vücut bulmaya başlayan sufi tarikatların gelişmesi için temel faktörleri oluşturmuştur.
Bu eserde Orta Asya tasavvufunun sufi tarikatların ortaya çıktığı zamana kadarki dönemi, bu dönemin esas düşünce ve fikirleri, önemli şahsiyetleri ve özellikleri, Kelâbâzî'ye ait et-Ta'arruf ve Müstemlî'nin Şerh et-Ta'arruf adlı eserlerinin sufi kaynaklar arasındaki önemi, Şerh et-Ta'arruf'un tasavvufa ait temel kaynak olarak önemi ve eserin sonraki dönemlerde yazılan aynı türdeki eserler üzerindeki etkisi incelenmiştir.