"Normalde kalemi eline alan, içindeki gürültüden ötürü başlar yazmaya. İçindekileri susturamadığı için. Oysaki şu an ben, kelimelerle alakası olmayan tüm anlamsız gürültülerin kıyısında, içimdeki suskunluğu boğmaya çalışıyorum var gücümle. İki elimle tuttuğum kalemi kıracak kadar sıkarken, gıkı dahi çıkmıyor kelimelerin. Yazacak bir şeyim olmadığından bu suç mahal linde deliğim. İnsanın boğazında düğümlenen bir şey gibi, cümlelerin akmasını engelleyen bir şey var içimde. Sanki çok rahat düş kurabiliyormuşum gibi, bir de yolunu unutmuşum göğün.
Hâlbuki düşlemeye cesaret edince seni; adınla başlıyorum, açılıveriyor yol. Başlıyor heceler, cümleler… Durmaksızın seni yazıyor. Keşke seni daha önce tanısaydım. Bunca yılı boşa geçirmezdim. En büyük pişmanlığım da bundandır.