Küçük Mustafa Kemal babasının kabrine sarıldı, öptü kokladı. Sonra; "Babacığım benim adım Mustafa Kemal ismimin böyle olmasını sen istemişsin. Atatürk'ün ismini koymuşsunuz. Hem ben Atatürk'ün kim olduğunu biliyorum. Annem bana; onun Türkiye Cumhuriyetini kurduğunu, bizim için savaşmış Tıpkı senin gibi hepsini anlattı. Babacığım ben senin yüzünü hiç görmedim fakat rüyamda hep görüyorum biliyor musun? Beni sana benzetiyorlar. Sen çok yakışıklı güçlü ve kahramanmışsın. O zaman ben senin gibi olmak istiyorum. Babacığım bizi neden bırakıp gittin? Hem ben büyüyünce annemi hiç yalnız bırakmayacağım. Ben seni çok özlüyorum biliyor musun seninle futbol oynamak isterdim, uçurtma uçurtmak araba sürmek isterdim. Ama rüyamda benimle birlikte oluyorsun. Özür dilerim babacığım seni üzmedim değil mi?"
Elif oğlunun konuşmaların duyunca gizlice gözyaşlarını sildi.
"Haydi, oğlum gidelim istersen."
Sonra annesine öyle sorular soruyordu ki işte en zor olanı da buydu.
Babasını annesinin anlattığı ve fotoğraflarından tanıyordu.
Küçük Mustafa Kemal: "Anne şehit ne demek? Ölüm ne demek? Anne artık babam bizi sevmeyecek mi? Anne cennet ne demek? Anne ben babamı özledim."