Yirmi yedi yıldır Almanya'da yaşayan Gülderen Arık, ilk romanında, ülkemizin en büyük sosyal sorunlarından biri olan, 'Kadın ve Çocuğa Yönelik Şiddet ve Taciz' konusunu ele alıyor. Tesadüfen tanıştığı bir kadının gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yazdığı romanın ilgi uyandırması bekleniyor.
Her gün birçok kadın ve çocuğun taciz ve şiddete maruz kaldığını belirten yazar; asıl sorunun bunların konuşulmaması ve üstünün kapatılması olduğunu vurguluyor. Arık, tacizcilerin genellikle güçlü, mağdurların zayıf olmasından dolayı kurbanların konuşmaya korktuğunun da altını çiziyor.
Akıcı üslubuyla, yaşanan korkunç gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatan yazar, bir solukta okunan romanında yaşadığı tüm acılara rağmen, hayata sıkıca tutunan ve içindeki umudu hiçbir zaman yitirmeyen bir kadının portresini çiziyor.
Mucizelerle dolu yaşamda sonunda mutluluğu da yakalayan roman kahramanı, şu sözlerle okuyanlarına unutamayacakları bir hayat dersi de veriyor:
"En kötü anımda hep ileriye baktım. O mavi parlak ışığı gördüm. Ümitsiz, vazgeçmiş, tükenmiş ruh halimden, o mavi parlak ışık sayesinde çıkmayı hep başardım."
Yüreklerimizdeki o mavi parlak ışıkların hiç sönmemesi dileğiyle...