Tek kabahatli bendim. Hayallerime sahip çıkamadığım, engelleri aşamadığım için. Vazgeçtiğim, bahanelerin arkasına sığındığım için . Kendimi başrole koyamadığım için. Kimsenin bir suçu yoktu. Onlar kendi doğrularını söylediler ben kabul ettim, yoluma devam etmedim. Kabahat kimdeydi? Bendeydi. Defalarca tekrar ettim. Bütün suçladığım kişileri durumları, geçmişimi affettim. En çok da içimdeki gerçek benden af diledim ve ona söz verdim. Artık onu susturmayacaktım. Kimseyi de suçlamayacaktım. Yıllardır süren dava düşüyordu. Çekişmeliydi ama uzlaşmayla bitiyordu. Artık suçlu yoktu. Bedel ödenmiş bitmişti. Şimdi gerçek benle açtığım kapıyla başlayan yoldan yürüyecektim. Bu gece öğrendim ki; geçmişi, kişileri suçlayarak, umuda küserek, mağdur rolünde yola devam edemezdim. Yaşadığım her olumsuzluk uyanmam için çalan alarmlardı. Şimdi bu kırılmaların farkındalığıyla gerçek beni keşfedip kabullenme ve sevme zamanıydı. O geceden sonra yürüdüğüm yolda öğrendim ki; Yaşamdan istediğimi alabilmek için yaşama kendimi sunmalıymışım. "Ben varım" demeliymişim. Çünkü gerçeğin hammaddesi sevgi ve aşkmış. Dönüşüm önce kendi gerçeğini kabul ve sevmekle başlıyormuş. Sevgiyle kendine sarılıp gerçek beni hayata sunacak ve hayat beni soluyacakmış. Ona sunduğumu bana geri verecekmiş. Böylece var oluş amacımı gerçekleştirecekmişim. "Nasıl olur?", "Nasıl yaparım?" İki soru.