"Aşk, mucizedir ve ben mucizelere inanırım..." diyor Asya. Ve şöyle devam ediyor sözlerine: "Aşk kimi zaman uzun ve çetrefilli bir yoldur; yorulursam bir bardak sabır içerim. Ki her aşkın ardından yalnızlık gelir... İşte o; hem asalet, hem de acizliktir... Bunu da bilirim. Ki yalnızlık asaletten acizliğe varmışsa ve aşk, aşığı her şeye küstüren, ilkelleştiren bir hal almışsa, o zaman mayın tarlasında yürümektir işte." Asya; siyah gölgelerin altında tatlı bir serinlik sandığı aşkın mayın döşeli bir tarla olduğunu anlayamadı. Ve yaşadığı o büyük aşkı, o aşkın kanattığı dişlerini ve onları toprağa nasıl bir hışımla tükürdüğünü, bir kadın ve bir anne duygularıyla, hiç var olmayan bebeğine anlatmayı seçti.