Derler ki ölüm, savaşın en yakın arkadaşıdır. Birbirleri için yapmayacakları şey yoktur fakat savaş açgözlü olan taraftır ve hep daha çok ölüm bekler.
Ülkesindeki savaştan kaçmaya ve özgürce yaşamaya çalışan fakat bunu başarmakta zorlanan bir adamın hissettiği mecburiyet, hayatında iyi olan ne varsa paramparça eder. Görev bilinci ve güçsüzlüğü onu daha büyük bir savaşla baş başa bıraktığındaysa bir karara varmak hiç kolay olmaz.
Usta yazar Stefan Zweig Mecburiyet'te, "İnsanlığın ötesinde hiçbir vatanım yok," der ve savaşın bir insanlık suçu olduğunu, kötülüğe ses çıkarmayan herkesin de bu suçun ortağı sayılacağını söyler. Ölümü, felaketi tüm acı yönleriyle ele alırken bir yandan da herkesi uyanışa ve güçlü ellere teslim ettiği iradesini geri kazanmaya çağırır.