14.yy'dan itibaren efsane, menkıbe, destan gibi türlerle beslenip, halk kültürünün pek çok öğesini ihtiva eden ve zamanın roman ve tiyatro ihtiyacını karşılayan bir anlatım türü olan Meddah hikayeleri, Türk halk edebiyatı ve kültürü içinde çok önemli bir yere sahiptir. Sözlü halk hikaye anlatıcılığınınbir türü olan bu gelenek, kökleri Orta Asya'da ozanların/baksıların destan anlatıcılığından, Anadolu âşık hikayeleri anlatımına intikal eden köklü bir geleneğin devamı niteliğindedir.
Tek kişilik icra edilen hikaye anlatma sanatı, saray ve padişah çevresinden başlayıp, gündelik Türk içtimaî hayatına yayılarak, hayatın gerçeklerini, aktörün (Meddah) muhayyile gücüyle harmanlayarak, dönemin bilgi, görgü,zevk, iyilik, kötülük, aşk, nefret, dostluk, yardımlaşma, tecrübe ve davranış gibi unsurlarını yansıtan kültür kaynaklarıdır.
Seyirlik halk oyunlarının ortak unsurlarından bir bölümünü hikayecilik hünerlerine katarak, hikaye anlatımını tek kişilik oyun niteliği kazandıran bu sanatçıya "Meddah" dendiği gibi, aynı zamanda sanatçının icra ettiği oyunun adına da "Meddah" denilir. 14. ve 15.yy'lardan itibaren kabûl görüp, 20.yy'a kadar devam eden bu geleneğin bilinip, tanınması kültür tarihimiz açısından olduğu kadar, çağdaş Türk temaşa sanatına yeni formlar kazandırabileceği yönünden de önemli olduğu kanaatindeyiz.