Selim, heyecanla sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Sonunda önündeki onca öğrenciden sonra içeri girdi. Dışarıda bahar havası hâkimdi. Tüm ailesinin kendisini avluda heyecanla beklediğini biliyordu. Dedesinin emeklerini, babasının hayallerini düşündü. Büyük gün gelip çatmıştı. Yetenek Avcısı'nın ekibi olarak başarmalıydılar. Selim ve arkadaşları heyecanla ayrı ayrı jürinin karşısına geçmişlerdi. Her biri de Mimar Sinan Akademisi'nin öğrencisi olmak için ter döküyorlardı.
Selim, hazırladığı maketi jürinin önüne koyarak her birine tebessüm etti. Birazdan taşları konuşturan, mimarî yapıların ustası Sinan'ı ve eserlerini anlatacaktı. Sinan'ın çırağı olarak o da maketini konuşturacaktı. Ancak bu şekilde Mimar Sinan'ın öğrencisi olmayı başaracaktı.