2. ve 3. yüzyıllara gelindiğinde, Yunanistan toprakları daha fazla eyalete bölündü. Bu eyaletler Achaea, Makedonya, Epirus, Trakya ve Misyaydı.
Diocletianusun hükümdarlığı süresince Misya piskoposluk bölgesi ilan edilmişti ve burası Galerius tarafından yönetilirdi. Theodosiusun hükümdar olduğu dönem içinde Yunanistan topakları Gotlar, Vandallar ve Heruli kavimlerince pek çok kez istilaya maruz kaldı.
4. yüzyılda Vandallar Tesalyayı istila edince, Arcadius şehri tahliye etti. Bunun üzerine boş şehre giren Vandallar Atina, Korint ve Morayı da yağmaladı. Stilicho, yağmacı güçleri 397 yılında topraklarından çıkardı ve Gotlar ile birlikte Vandallar da İtalyaya yöneldiler. 410 yılında Romada ağır yağmalamalar yaptılar ve ömrü kısa da olsa İber Yarımadası üzerinde bir devlet kurdular.
Yunanların yaşadıkları topraklar Roma İmparatorluğunun neredeyse doğu yarısının bütününü oluşturmuş olsa da bu yörelerde nüfus çok seyrek ve toplum çok yoksuldu. Roma hâkimiyetine girilmesi ile Anadolu kentlerine ve özellikle de Konstantinopolise başlayan göçler, dış kavimlerin saldırılarıyla birlikte daha büyük hız kazandı. Bu I. Konstantinin yönetiminde tavan yaptı. Atina ve Sparta gibi geçmiş dönemlerde Yunan dünyasında en önemli kentler olmuş yerler, önemlerini büyük ölçüde yitirmiş, tüm bunlar yavaş yavaş gelişmekte olan Konstantinopoliste toplanmaya başladı. Halkın yoksulluğuna ve nüfusun azlığına rağmen gerek Roma egemenliği boyunca, gerekse Bizans İmparatorluğu kurulduktan sonra Yunanların yaşadığı yerler Hıristiyanlığın doğudaki en güçlü kaleleri olarak kaldı…