Bu kitapta, demokrasi kuramına yaptığı katkılarla ilgi çeken Avustralyalı düşünür John Keane, medyalar ile demokrasi arasındaki ilişkiyi ele alarak, günümüzde yaşamsal bir önem kazanmış olan bir dizi soruya yanıt arıyor: Basın özgürlüğü ideali nasıl oluştu? Bu ideal, medya holdinglerinin küresel elektronik imparatorluklar kurduğu günümüzde hâlâ geçerli mi? Yeni iletişim teknolojileri bu idealin gerçekleşmesini kolaylaştırıyor mu yoksa zorlaştırıyor mu? Yirminci yüzyıl sona ererken, yurttaşların hem özgür hem de eşit olarak katılabilecekleri bir iletişim düzeni mümkün mü?
Özellikle sivil toplum konusunda yaptığı çalışmalarla tanınmış olan yazar, bu sorulara yanıt ararken BBC gibi seçkinci kamu hizmeti modellerini eleştirdiği gibi, son yıllarda tüm dünyada egemen görüş haline gelen pazar liberalizminin de çelişki ve eksiklerini göz önüne seriyor. Keane, pazar fetişizminin iletişim alanında gerçek bir seçim özgürlüğü yaratmak yerine, seçenekleri azalttığını öne sürerek, pazardışı ve devletdışı medyaların demokrasi açısından önemini vurguluyor.
Medya ve Demokrasi çağımızın en önemli sorunlarını soğukkanlılıkla ve derin bir bilgi temeli üzerinde ele alan; ülkemizde bir kör dövüşü halinde sürmekte olan yeni iletişim düzeni tartışmalarına özgün katkılar bir deneme.