Medyanın gündelik hayatımız üzerindeki hükmünü herhalde artık kimse inkâr etmeyecektir. "Güncel" makro gelişmelerden haberdar olma yönünde giderek genişleyen imkanlardan, mikro alanlarda kurulan kişisel ilişkiler ve kimliklere; her şey kuşatıcı bir kurum olarak medyanın dolayımından geçiyor.
Son zamanlarda objektif önermelerin geçerliliğini yitirdiğine, duyguların ve inanışların yükselişe geçtiğine işaret etmek için kullanılan "post-hakikat", "alternatif olgular" gibi kavramsallaştırmalarla, kamuoyunu aydınlatıcı bir mecra olarak medyanın da defteri dürülüyor. İşte tam da böyle bir zamanda, medyanın mevcut hali ve alternatif bir medya yaratma imkânları üzerine düşünmek daha da önem kazanıyor.
Savaş Çoban'ın derlediği Medya ve Sol'a katkıda bulunan yazarlar, Marx'ın medyayı kavramaktaki gücünden iletişimin doğasına, medya endüstrilerinin rolünden toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasında sosyal medyanın etkilerine dek medyanın çeşitli yönlerini farklı teorik yöntemlerle tartışmaya açıyor.