Aşk, delicesine bir duygu. Sevene her türlü çılgınlığı yaptırırcasına güçlü, yakarcasına kızgın. Tutkunun zirvesine uçururcasına fırtınalı. Bittiğinde ise öldürürcesine acı...
Aşk, insanları sadece sevgiyle değil, bazen de nefretle birbirine bağlayan bir duygu. İnsanlık tarihi de aşk için ıstırap çeken, her şeyini feda eden, yataklara düşen, kendini öldüren 'divane'lerle dolu.
Hz. Yusuf ile Züleyha, Afrodit ile Anahis, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve daha niceleri...
"Mecnun, Kerem, Ferhat ne kadar yandı ise sevdası uğruna ben de öyle yanmışın sana. Senin için bunca yılda onlarca sevgi sıfatı kullanan ben bir o kadar daha kullansam yine anlatamam bu aciz kulun sana olan sevgisini tam manasıyla." diyen bir "Meftun" aşık Cihangir…
İşte bu kitap da sevgi ile başlayan, aşk ateşi ile yanan, şehvetin girdabına kapılan ve psikolojik şiddet içeren, yer yer mutlu, yer yer hüzünlü, kendinizden de parçalar bulacağınız yaşanmış bir milenyum aşk hikayesi olarak kaleme alındı.