Modernleşmenin getirdiği temel kopuş yer ile mekân arasında ortaya çıkar. Geleneksel dünyada yer ile mekân özdeş, çünkü karşılıklı etkileşim/iletişim içinde olmaya olanak tanıyan aynı mekânda olma durumu ancak aynı yerde olunduğunda olası. Belirli bir mekânı tanımlayan eşzamanlılığın aynı zamanda belirli bir yeri tanımladığını görüyoruz. Modernleşme süreci, yerin mekândan kopmasını getirecek bir dönüşümü başlatıyor.
Bu kopuş süreci, ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesiyle, yani etkileşimin yerin sağladığı eşzemanlılık durumundan bağımsızlaşmasıyla birlikte daha belirgin hâle gelecektir. Bir sonraki aşamada, geleneksel dünyanın tümüyle çözülmesi ve sanayi toplumunun ortaya çıkışıyla birlikte, yerin tanımladığı eşzamanlılık durumuna yeni bir eşzamanlılık olanağı eklenecek ve kopuş süreci kesin bir kırılma noktasına ulaşacaktır. Bu yeni olanak, bir iletişim aracı olarak telgrafın bulunuşudur. Telgrafın sağladığı yeni eşzamanlılık olanağı, yerin tanımladığı mesafenin/uzaklığın, mekânsal ilişkilerde belirleyici olma durumunu ortadan kaldırır. Başka bir deyişle, artık yerden tümüyle bağımsızlaşmış yeni bir mekânsal bağlam vardır.
Zaman içinde küçük bir sıçrama ile modern sonrası dünyaya ulaştığımızda, bütün iletişim olanaklarıyla küresel bir sanal mekânla karşılaşıyoruz. Artık yere bağımlı yaşam, eşzamanlılığa dayanan sanal mekâna tümüyle teslim oldu. Bu dünyanın insanı kendi yerinde yapayalnız ama tüm yerküre ile aynı sanal mekânı paylaşıyor. Bir oyun tahtasının bulunduğu yerde toplanmak yerine, yerkürenin dört bir yanında, kendi yerlerinde kalan oyuncular, sanal mekânı doğuran eşzamanlılık olanağıyla sanal oyun tahtasının çevresinde buluşuyorlar.
Aykut Köksal