Mağaranın üstünde büyükçe, düz bir kaya vardı. Babam oraya geçti. Kâbe'ye doğru dönüp, iki rekât namaz kıldı. Sonra yanımıza geldi. Elimden sıkıca tutup, beni Hira Mağarası'nın girişine kadar götürdü.
Mağaranın içine girince, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) burada oturup, Cebrail (a.s.) ile olan sohbetini hayal ettim. Bir anda öylesine duygulandım ki, gözlerimden iki damla yaş aktı. Mağara, sanki gül kokuyor gibi geldi. Ben de o kokuyu doya doya ciğerlerime çektim…