Son devir mutasavvıflarından M. Nusret Tura Efendi'nin, müridlerinden Sabri Nebioğlu'na gönderdiği mektuplarından oluşan bu eser, tasavvufî edebiyatın kıymetli örneklerindendir. Sabri Bey gemi kaptanı olduğundan șeyhinin yanında pek az bulunabilmekte, bu sebeple özlemini yazdığı mektuplarla gidermeye çalışmaktadır. Mektuplarında hem sorunlarından bahsetmekte hem de rüyalarını anlatıp tabirlerini beklemektedir. Nusret Efendi de cevabî mektuplarında, hem beşerî ve meslekî bazı tavsiyelerde bulunmakta hem de rüyalarını te'vîl etmektedir.
Bu tür mektuplarda mürid, manevî yolculuğunda karşılaştığı birtakım meseleler hakkında şeyhinin rehberliğine müracaat etmekte, rüyalarının tabirini istemektedir. Rüyada görülen șeyler müridin durumuna, devam ettiği dersine göre farklı yorumlamalara tâbi tutulur. Çünkü kişiden kişiye değişen iç âlemlerin mukabili olarak manevî ihtiyaçlar da değişir.
Seyr ü sülûkta olan kişinin tekâmül yolunda olup olmadığının, o kişinin rüyalarındaki remizlerde gizlenmiş olduğu ve bunların anahtarlarının da kâmil mürşidde bulunduğu görüşü, hemen hemen bütün tarîklerde kabul edilmiş ve uygulanan bir yöntem olmuştur