İlhancığım,
Bu sabah size bir mektup postaladım. Şimdi gece ve saat oldukça ileri... Tahmin eder ve hak verirsin ki içim hüzünlü... Hem de nasıl? Mübarek Mîrac gecesi nerelerde, kimlerleyim? Öğleden sonra o genç mimar ile Mügül geldiler ve West Minister Kilisesi'ne gitmeyi teklif ettiler. Mademki Allah'ım bu mübarek gecede beni bir kiliseye davet ettiriyordu, nasıl hayır diyebilirdim? Gittik. Gece olmuş daha doğrusu hava kararmıştı. Şöyle bir dolaştık. Papazın biri: Üç dakikalık bir seans var, isterseniz buyrun oturun... dedi. O üç dakika oldu on beş... Benim yanımda Mügül sonra mimar en uçta Rahmi bey oturuyor ve içerisi boş hem de aynı sırada olduğumuz için beni görmesine imkan yoktu. Fakat tam kalktık yanıma geldi ve "Siz bir şeyler okuyordunuz? diye kilisede bir Müslümanın okuyabileceği ne olabilir? dercesine yüzüme baktı. Sadece şu cevâbı verdim: Hanede viranede, Kabede puthanede çağırıram, dost dost...