Melâmet, kınamak, azarlamak, ayıplamak, rüsvaylık anlamında olup tasavvuf ıstılahında kınanmaktan çekinmeme, yaptığı iyilikleri gizleyip kusurlarını açığa vurma olarak anlaşılır. Maksat gizli şirk sayılan riyadan ve afet bilinen şöhretten sakınmaktır. Melâmet yolunu seçen Hak yolcusu nefsini daima töhmet altında tutarak onun ayıplarıyla meşgul olur, yaptığı amelleri görmez ve göstermez. Kötülüğü emreden nefsin zulmünden kurtulup kendini eleştirmeye girişen insan manevi terakkinin ilk kademesi olan levvame katına yükselmiş demektir. Melâmî büyüklerinden Ebu Hafs "Risaletü'l-Melâmetiyye" adlı kitabında demiştir ki: "Melamiler, vakitlerini korumak, sırlarını saklamak bakımından Hak ile beraberdirler. Onun için Allah'a yaklaşmak üzere yaptıkları her ibadet yüzünden de kendilerini levm ederler. Fakat halka karşı bütün kötülüklerini ve çirkinliklerini gösterirler, bütün güzelliklerini gizlerler. Halk onların dış görünüşlerine bakarak onları levm ederken, onlar da iç yüzlerini bildikleri için kendi kendilerini levm ederler."