Batı Asya'daki dinsel ve toplumsal bağımsızlıklarını büyük dünya dinlerinin mensupları, yani Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanlar arasında kararlı bir biçimde sürdüren küçük halklardan hiç birisi Kürdistan'ın Yezidilerinden ya da Şeytana Tapınanlarından daha ilginç bir inceleme konusu teşkil etmemektedir. Ancak yine de aslında Şeytana onu teskin edenler kadar tapınmadıklarından popüler "Şeytana Tapınanlar" adlandırması oldukça yanlış bir adlandırmadır.
Şüphesiz bu aşiretler pagandır ve doğal olarak dine sokanlar için ideal bir fırsat sundukları düşünülebilir, ama gerçekte bölge misyonerlik girişimi için vaat edici olmayan bir alandır. Geçmişte Müslüman aşiretlerin Yezidileri akınlarla yok etme gayretlerine rağmen bu halk en azından bin yıldır yaşayan geleneksel inancında sabit kalmıştır. Belli bir yazım ve öğrenimden çok geleneksel olarak sözlü şekilde bile bu inanç onlarda o kadar içgüdüsel ve kökleşmiş bir hale gelmiş ve ilkel ve bu yüzden de hurafeli beyinlerini istismar etmiştir ki, Şeytana Tapınma yavaş yavaş daha modern fikirlerin girmesine rağmen Güney Hindistan'da olduğu gibi muhtemelen şu ya da bu biçimde var olacak ve daha uzun bir zaman uygulanacaktır.
Yezidiler ırk olarak muhtemelen Kürttür ve Kurmançi dilinin tuhaf bir lehçesini konuşurlar. Sincar aşiretleri biraz Arapça da konuşur. Aşiretlerin çoğu iki ana grupta toplanabilir: beyaza yakın ciltli, yuvarlak kafataslı, mavi gözlü ve açık renk saçlı Hint-Avrupa tipi ve daha koyu ciltli, gözleri birbirinden uzak, kalın dudaklı ve koyu renk saçlı Arap ırkı. Yazılı doktrin fakirliği kuşkusuz, pek az sayıda yazı yazabilen kimsenin Kürtçe harflere aşina olmadığı ve Arapların kullandığı harflere başvurduğu gerçeğiyle açıklanabilir. Kürtçesi kullanışsıza yakın olduğundan Yezidi kitaplarının derlenmesinin ne kadar zahmetli olduğu anlaşılacaktır. Yezidilerin sıradan birkaç sözcüğü bazen duvarlara, kayalara, vs. Arapça yazılır ama hiç saf Kürtçe görülmez ki, bu kendi dillerinde yazılı kelâmın onlar için okunaksız olduğunu gösteriyor olabilir.