İnsanı anlamak için onun geldiği tarihi, içinde olduğu politik ve kültürel iklimi anlamak gerekir. Psikiyatride zaman zaman öne çıkan düşünce akımlarının da bazı kültürel kalıplardan, o toplumun o zamana ait inanışlarından kaynaklanabildiğini biliyoruz. Dinî ve popüler mitolojiler bazen bilimsel varsayımların nüvesini oluşturabilir. Batı psikiyatrisini insan ruhunu iyileştirme tekniklerinin en mükemmeli olarak göremeyiz.
Bu kitapta egemen paradigmanın bir eleştirisini okuyacaksınız. Sömürgeci bilim, dünyanın bir bölgesinde pişirilmiş aşı, yerel unsurları hiç hesaba katmadan öte bölgelerdeki insanların da yemesini ister. Oysa ruh sağlığı asıl rengini içinde bulunduğu toplum ve kültürden alır. Daha kuşatıcı ve bütüncül bir bakış, insanın hangi tarihin ve kültürün içinden geldiğini ve zamanın ruhunun bunlarla nasıl bir etkileşime girdiğini hesaba katmak zorundadır.