"İçinde yaşadığımız kapitalist toplum, birçok yaşamsal nesnenin vesürecin metalaştığı, her yanımızı alınıp satılan metaların kuşattığıözgül bir tarihsel dönem oluşturuyor. Önümüzdeki, arkamızdaki,sağımızdaki, solumuzdaki her şey meta – yiyecekler, içecekler, giysiler,evler, arabalar, toprak, su… Hatta neredeyse hava bile meta. (…)
İnsanın ihtiyaçlarının sınırının olmadığı iddiasıyla, bu binlerce çeşitürün bir "cennet" vaat ediyor. (…) Her şey için bu metalara muhtacız.
Bilim epeydir meta üretiminin devindirici gücü olmuş durumda. Kezasanatın da meta dünyasının dışında kaldığını söylemek hayli güç. (…)
Bir yandansa bize vaat edilen 'cennet' bir cehennem aynı zamanda.Doğru, metalara muhtacız ama metalara sahip olmaksa kendi canımızı,kanımızı, üretken gücümüzü meta haline getirmekten geçiyor ne yazıkki."
İktisadiyatın kilit ve "sihirli" kavramı metanın, tarihsel ve çok boyutlu biranalizini yapıyor bu kitap. İlk insan toplumlarında metanın yerine dairtarihin ve antropolojinin bulgularından, klasik felsefede Aristoteles'temetanın "kerametine"…
Modern ekonomi-politikte metanın kazandığıanlamdan, Marx'ın yönteminde ve Kapital'de metanın önemine; metalarınfetiş karakterine ve sıradan bir meta olmanın "ötesine" geçen bir metaolarak paraya… Kadınların hane içindeki karşılıksız emeğinin metalaşmasürecinden istisna edilmesinin ataerki-kapitalizm ittifakındaki işlevine.
Melda Yaman ve Özgür Öztürk, Ankara Dayanışma Akademisi'ndeverdikleri derslerin ürünü olan bu kitapta, meta kavramı üzerinden bütünbir insanlık tarihi ve iktisat bilimi okuması yapıyorlar bir bakıma. Metakavramı üzerinden, insan oluşumuzun olanak ve kısıtlarını sorguluyorlar.