Geleneksel Metis Ajandası'nın bu yılki teması: Normali Beklerken. Düşünmeyi imkânsızlaştıran bir pandemi, ekonomik çöküş, ifade özgürlüksüzlüğü, cezasızlık girdabının ortasında, normale dönüşten söz ediliyor sürekli. Oysa belki de normal denen şeyin hiç olmayabileceğini düşünme zamanı bugün: Hatta bize normal diye dayatılanların olmamasını dilemenin, olmaması için uğraşmanın, olmamasının yollarını aramanın... Eğer normal dünya çapında bir pandeminin getirdiği ölüm korkusunun bile eşitsizliği aşmaya yetmemesiyse, yıllardır binbir zorlukla kazanılan emekçi haklarının çiğnenmesiyse, iklim krizinin varlığı nihayet kabul edilirken bile sorumluların bundan kâr sağlamaya çalışmasıysa, insanın erkek olması, cinsiyetin keskin şekilde ikiye ayrılmasıysa normal, birinin aylık kazancının ötekinin on yıllık maaşına denk gelmesi, atalık tohumların yasaklanıp kısır tohumlara mahkûm edilmekse, ana dilinin hak olmaması, açlıktan ölmemek için üç yüzyıl boyunca zenginliklerini çalmış ülkelere gitmeye çalışanların yollarda ölüme terk edilmesi, adalet yollarının tıkanmasıysa eğer normal... Belki de bize siz yenildiniz biz kazandık diyenler yeryüzünü tamamen yok etmesin diye, zulme yataklık eden normali yadırgamakla işe başlamak gerekiyor. Şaşırdığımız, araştırdığımız, soruşturduğumuz ve kafa kafaya verip özgür adil bir dünya için çareler aradığımız bir yıl dileğiyle...